28 Ağustos 2013 Çarşamba

PRATİK MUTFAK BİLGİLERİ


AKLINIZDA BULUNSUN

'' GÜN GELİR LAZIM OLUR ''



Y U M U R T A      H A K K I N D A  :


* Yumurtayı yüzebileceği kadar su olan bir kaba koyun. Eğer suyun içinde yatay durumda kalırsa taze.Yarı yatay durumda kalırsa 7 - 10 günlük. Dik duruyorsa bayattır...

* Yumurtaları dolapta ki raflarına sivri ucu aşağı gelecek şekilde yerleştirilmelidir.

* Yumurta, kendi kartonu içinde buzdolabında 4 hafta kadar saklanabilir.


* Yumurta kabuğu içine koku geçirebilir. Bu nedenle kapalı bir kap içinde saklanması koku almasını önler.

* Katı haşlanmış yumurtayı kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suda bekletin. Çünkü su, kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır. 



Y E Ş İ L    S E B Z E L E R  :



* Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol tuzlu suda bekleterek klorofilin sabitleşmesini sağlayın...

* Pörsümüş, tazeliğini kaybetmiş yeşillikleri canlandırmak için, 2 litreye suya 2 yemek kaşığı limon suyu ile buz ekleyin. Sebzeleri bu suya koyarak, 1 saat buzdolabında bekletin...

* Kök ve yaprakları beraber yenilen sebzeler pişirilirken önce kökleri ince ince doğranıp tencereye konmalı. yaprakları ise daha sonra ilave edilmeli. Böylece besin değerleri kaybolmayacaktır...

* Maydanoz saplarını atmayın ince ince doğrayıp çorbalara katabilirsiniz...



Y E M E K    K O K U L A R I    H A K K I N D A  :

* Mutfakta ki ve evde ki ağır yemek kokulardan kurtulmak için; 1 fincan su ve 1 yemek kaşığı sirke ilave edip ocakta birkaç dakika kaynatın...


* Mutfağınızın güzel kokması için bir parça alüminyum folyo üzerine tarçın serpip, bunu sıcak fırın içine koyun ve fırının kapağını açık bırakın... 

* Karnabahar kokusundan kurtulmak için haşlama suyuna 2 yemek kaşığı sirke ekleyin. Suyun üzerinde köpük oluşumunu bekleyip aldıktan sonra diğer sebzeleri atmayı deneyin...


* Lahana pişirirken, bir elmanın kabuğunu soyup pişirme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacaktır...


* Fırına sinmiş yemek kokusunu temizlemek için; fırın için uygun bir kabın içine yarı yarıya sirke ve su doldurup fırına yerleştirin. Fırını birkaç dakika ısıtıp soğumaya bırakın... 


A K L I N I Z D A     B U L U N M A S I    G E R E K E N L E R  :

* Buzdolabınızı KARBONAT ile temizleyin. Yorulmadan pırıl pırıl tertemiz dolaba sahip olursunuz.




* Yoğurdu çorba yaparken tuzunu kaynadıktan yani piştikten sonra atın. Yoksa yoğurt kesilir.

* Peynir kesmeden önce bıçağı soğuk suya tutarsanız, hem  peyniri daha rahat keser hemde bıçağı daha kolay temizlersiniz...


* Kızartma yaparken yağın patlayıp sıçramaması için, içine bir tutam tuz katmanız yeterli olacaktır. Kızartacağınız yiyeceklerin sulu olmamasına dikkat edin...

* Kuru fasulyeyi haşladığınız suyu boşa dökmeyin. Soğuduktan sonra varsa çiçeklerinizi sulayın. Bu bitkileriniz için çok yararlı ve faydalı olacaktır...


* Şekerlenmiş reçelinizi sakın atmayın. Benmari usulü ile ısıtarak eski haline döndürebilirsiniz.


* Böreklerin daha lezzetli olması ve kıvamında pişmesi için fırına koymadan önce birkaç saat (mümkünse bir gece önceden) buzdolabında bekletiniz...

* Hamur işi ile uğraştığınız zaman mutfağınızın tezgahı undan ötürü kirlenir. İşiniz bitince tezgahı kolayca temizlemek için bir miktar tuz serpin ve nemli bir bezle silin. Böylece tezgahınız kolayca temizlenir...


* Limondan daha fazla su elde etmek istiyorsanız; limonu yıkayıp kuruladıktan sonra çatalla bir kez delin, sonra suyunu sıkın...

* Teflon tavalarda ki lekeleri çıkarmak için , bir bardak suya 2 çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Tavanın içinde bu suyu 10 dakika kaynatın...

* Paslanmaz çelik tencereniz matlaşırsa, biraz sirkeyi ateşe koyup ısıtın. Sonra yumuşak bir bezi ısıttığınız sirkeye batırarak tencereyi iyice ovun. Sonra iyice durulayın...


* Buzdolabınızda ki kokuları gidermenin en iyi yolu, bir kaba biraz süt veya sirke koyup dolabın bir köşesine yerleştirmektir...

- Dertdeva Teyze -

21 Ağustos 2013 Çarşamba

ESKİ EVLER

- İSTANBUL'UN ESKİ EVLERİ -

   Bakırköy, var oluşundan bu yana tarihiyle, kültürüyle, binalarıyla çok ilginç bir yer. 
Eski imparatorların ve Osmanlı dönemine ait önde gelenlerin, yazları geçirdikleri sayfiye yeri olan Bakırköy; alışveriş yerleriyle, ağaçları ve parklarıyla, turistik otelleri, cafeleri ve bir zamanlar döneme damgasını vuran sahiliyle önde gelen İstanbul semtlerinden biri...
   Üsküdar'a bağlı Kuzguncuk ise muhteşem boğaz manzarası ve binalarıyla en çok tarih kokan şık yerler arasındadır. Bu nedenledir ki fotoğrafçıların ve sinema, dizi yönetmenlerinin tercih ettiği uğrak mekanlardandır.
   İstanbul'un surlar içinde ki semtler arasında Fatih baş sırada yer almasına rağmen; bugüne dek pek gezip görme şansım olmamıştır. Oysa ki Eminönü semtinin de Fatih'e bağlanması ile kültürel açıdan adeta açık hava müzesine dönüşmüş bir yarımada dır. Geçmişte ki üç medeniyet olan Roma , Bizans, Osmanlı ya ait kalıntılar ve eserlerle dopdolu bir semtimiz dir...
   İşte ; benim gibi meraklılarına restore edilmiş ya da kendi kaderlerine terk edilmiş geçmişi içinde barındıran büyüleyici o eski evler...

Bakırköy İncirli Cad.desinde ki  (namı diğer perili ev) 200 yıllık eski köşk.

İçinde sahibi oturmuyor ancak restore etmek istiyormuş. Çok geniş bir alanda çam ağaçlarıyla çevrili otantik bir ev. Televizyon kanallarında da haber edilmiş perili ev olduğuna inanılan bir yer. Şu an bu ev de yaşayan mülk ile de ilgilenen şahısların annesi bu evde doğmuş. Babası eski emektarlarından... Söylentilere göre yılda bir kez kaybolup geri gelmekte... Ancak içinde yaşayan aile; böyle bir şeye tanık olmadıklarını belirtmekte.

  Bakırköy Buhar sokakta ki bu ev inatla yıkılmamak adına savaşıyor.


   Bakırköy Yenimahalle de ki bu ev ise yenileşen binaların arasında sıkışmış kalmış. Ancak restore edilerek biraz da çizgisi değiştirilerek ayakta kalmaya çalışan bir yapı...



Bakırköy Kartaltepe Mahallesinde ki bu ev ise yeterli ilgiyle geçmişten günümüze dek gelebilen en güzellerinden.


İşte Kuzguncuk'un restore edilmiş o muhteşem evlerinden...

Bu da bir başka sokağında ki Kuzguncuk evleri...

Tüm bu evlerin içinde yaşamış insanların hayat hikayelerini hep merak etmişimdir. Acılarını, neşelerini, hayat gayesi peşinde ki koşuşturmalarını. Hele ki o mutfaklarında pişen mis gibi tatlı, börek, çörek ve yemeklerini. Kurulan sofralarda ki buluşmalarını, Muhabbetlerini. Birbirleri ile olan sofra diyaloglarını. Yaşanmışlıklarını. 
   Eski, yıkık dökük veya restore edilmiş bir evin önünden geçerken; mutlaka durur bir iki dakika bakar, seyrederim. Hayal ederim. Zamanında yaşamış olan insanların varlığını. Tatlı tatlı gülümsediğimi fark ettiğimde içim ısınır. Kısacası mutlu olurum. Ben seviyorum hayatta yaşamış, iz bırakmış her şeyi barındıran eskileri......
YA SİZ ?!!!
Dertdeva Teyze